-
1 vorbringen
ileri sürmekortaya atmak -
2 Behauptung
1) iddia, sav;eine \Behauptung aufstellen bir savı öne sürmek, bir iddiayı ileri sürmek2) math önerme;diese \Behauptung ist umkehrbar bu önerme evrişiktir -
3 vorrücken
vor|rücken1) (a. fig) ilerlemek;in vorgerücktem Alter ilerlemiş yaşta;zu vorgerückter Stunde ( geh) geç [o ilerlemiş] bir saatte;die Zeit rückt vor zaman ilerliyor2) a. mil ilerlemek (nach/gegen -e/-e karşı) (bis zu/nach -e kadar/-e)einen Stein \vorrücken ( im Brettspiel) bir taşı ileri sürmek -
4 behaupten
behaupten <o ge-, h>1. v/t iddia etmek; ileri sürmek; savunmak; -
5 dagegenhalten
dagegenhalten v/i <unreg, -ge-, h> -e karşı ileri sürmek -
6 geltend
geltend adj geçerli;geltend machen (Anspruch) ileri sürmek, (bei) -den talepte bulunmak;seinen Einfluss (bei jemandem) geltend machen b-ne karşı nüfuzunu kullanmak -
7 aufstellen
auf|stellenI vt1) ( aufbauen) kurmak; ( Denkmal) dikmek; ( Zelt) kurmak; ( Maschine) yerleştirmek, koymak; ( in einer Reihe) dizmek2) ( aufrichten) dikmek4) ( Kandidat) göstermek5) ( Rekord) kırmak; ( Regel) koymak; ( Theorie) ortaya atmak; ( Bedingung) koymak, koşmak; ( Behauptung) ileri sürmek; ( Plan) kurmakII vrsich \aufstellen ( sich postieren) dikilmek; ( in einer Reihe) dizilmek;sich hintereinander \aufstellen arka arkaya dizilmek -
8 begutachten
begutachten*vt1) mütalâada bulunmak (hakkında), görüş ve düşünce ileri sürmek (hakkında); ( prüfen) mütâala etmek, irdelemek2) ( schriftlich) ekspertizini yapmak(-in), bilirkişi raporu düzenlemek [o hazırlamak] (hakkında);etw \begutachten lassen bir şey hakkında bilirkişi raporu düzenletmek [o hazırlamak] -
9 behaupten
behaupten* [bə'haʊptən]I vtII vrsich \behaupten1) ( sich durchsetzen) kendini kabul ettirmek;sich gegen jdn \behaupten kendini birine kabul ettirmek2) ( Preise) yerini korumak -
10 beurteilen
beurteilen*vt1) ( sich ein Urteil bilden) yargıya [o hükme] varmak (hakkında), anlam vermek (-e)2) ( begutachten) mütalâada bulunmak (hakkında), görüş ve düşünce ileri sürmek (hakkında)etw falsch \beurteilen bir şeyi yanlış değerlendirmek [o takdir etmek] -
11 Einwand
Einwände gegen etw erheben bir şeye karşı iddia ileri sürmek, bir şeye itiraz etmek -
12 Stellungnahme
Stellungnahme <-n> fgörüş, mütalâa;eine \Stellungnahme zu etw abgeben bir konuda görüş ileri sürmek, bir konuda mütalâada bulunmak -
13 These
-
14 urteilen
urteilen ['ʊrtaılən]vi hüküm vermek; ( seine Meinung äußern) kanaatini söylemek, düşüncesini söylemek, mütalaada bulunmak, düşüncesini ileri sürmek;nach seinem Aussehen zu \urteilen... görünüşüne göre bir hüküm vermek gerekirse... -
15 vorbringen
vor|bringenirr vt1) ( sagen) söylemek; ( zur Sprache bringen) dile getirmek, dermeyan etmek; ( Gründe) ileri sürmek; ( Beweise) irat etmek;was hast du zu deiner Entschuldigung vorzubringen? ne mazeretin var? -
16 vorgeben
vor|gebenirr vt1) ( behaupten) iddia etmek, ileri sürmek;sie gab vor, müde zu sein yorgun olduğunu iddia etti3) ( festsetzen) belirlemek4) sport avans vermek -
17 vorschützen
vor|schützenvt bahane olarak ileri sürmek;nur keine Müdigkeit \vorschützen! yoruldum ayaklarına yatma! -
18 behaupten
iddia etmekileri sürmek -
19 vorgeben
avans vermekmazeret olarak ileri sürmek -
20 treiben
treiben <treibt, trieb, getrieben> ['traıbən]I vtdas Vieh auf die Weide \treiben hayvanları meraya sürmek [o gütmek];den Ball \treiben topu sürmek;sich ( von der Strömung) \treiben lassen (akıntıya) kapılmak, (akıntı ile birlikte) sürüklenmek;die Preise in die Höhe \treiben fiyatların artmasına neden olmak2) (an\treiben) sürüklemek (zu -e) tech, devindirmek, hareket ettirmek;jdn zur Eile \treiben birini acele etmesi için sıkıştırmak;jdn zum Wahnsinn \treiben birini çıldırtmak;jdn in den Tod \treiben birini ölüme sürüklemekMissbrauch mit etw dat \treiben bir şeyi kötüye kullanmak;dummes Zeug \treiben ( fam) aptallık etmek;es zu toll \treiben aşırıya kaçmak;es mit jdm \treiben ( fam) biriyle kırıştırmak, biriyle yatıp kalkmak;er hat es zu weit getrieben ( fam) fazla ileri gitti;etw auf die Spitze \treiben bir şeyi son kertesine vardırmak5) Knospen \treiben tomurcuklanmak;Gemüse in Gewächshäusern \treiben serada sebze yetiştirmekII vi1) sein ( fortbewegt werden) sürüklenmek; ( von der Strömung) sürüklenmek; ( auf Wasser) yüzmek (auf/in -de/-de)2) ( Pflanze) sürmek, bitmek
См. также в других словарях:
ileri sürmek — 1) öne doğru yürütmek 2) bir düşünceyi veya tasarıyı önermek, serdetmek Garajdan tiyatro, gaz sandığından koltuk fikrini de zamanında ileri süren o olmuştu. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
ileri — is. 1) Herhangi bir şeye göre daha ötede olan yer, geri karşıtı 2) Bir şeyin ulaşılacak yönü Yolun ilerisi düz. 3) Henüz gelmemiş zaman, gelecek, sonra 4) sf. Önde bulunan İleri karakol. İleri hat. 5) sf. Doğrusundan daha çok gösteren (saat) Saat … Çağatay Osmanlı Sözlük
sürmek — i, e, er 1) Yönetip yürütmek, sevk etmek 2) Devam etmek Yenilenmesine karar verilen Meclisin yetkileri, yeni Meclisin seçilmesine kadar sürer. Anayasa 3) Önüne katıp götürmek Koyunları sürmek. 4) Uzatmak, ileri doğru itmek Kahveyi ısıtıyor, suyu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ileri uç oyuncusu — is., sp. Futbolda görevi karşı tarafa top sürmek ve gol atmak olan ileri uçtaki oyuncu, akıncı, muhacim, forvet … Çağatay Osmanlı Sözlük
öne sürmek — 1) birini ilk önce harekete geçmesi için önermek 2) ileri sürmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
dermeyan etmek — ileri sürmek; öne sürmek; ortaya koymak; anlatmak … Hukuk Sözlüğü
serdetmek — ileri sürmek; öne sürmek; ortaya çıkmak; belirtmek … Hukuk Sözlüğü
ozıtmak — ileri sürmek I, 155 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
koşmak — 1. nsz, ar 1) Adım atışlarını artırarak ileri doğru hızla gitmek Biriyle kavga ederken kızışacak olursa hızlı koşmak için pabuçlarını eline alan sokak çocukları gibi... R. N. Güntekin 2) Bir yere ivedilikle gitmek Pencerede dolaşan gölgelerden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
SEVK — Önüne katıp sürmek, ileri sürmek. Yollamak, göndermek. * Neticeye bağlamak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
bodoslamak — i, argo İleri sürmek, dayatmak Elçiler durur mu, onlar da boyuna kendi devletlerinin isteklerini bodoslamaktadırlar. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük